Virüs tehlikesi daha kalkmamış iken Çin, Uygurları yeniden çalışmaya gönderiyor
Dünya genelinde virüs nedeniyle, eczaneler, gıda satan yerler ve benzinliklerin dışında bir çok sektör faaliyetlerine ara verdiği herkesin malumu. Zorunlu ihtiyaçlar dışında hiç kimse üretim yapmıyor. Virüsün yayılmasını önlemek adına herkese evde kal çağrısı yapıyor. Ancak bu çağrı, Çin Komünist Partisi tarafından yok sayılarak Uygurlar zorla fabrikalara geri gönderiliyor. Çin’in ekonomisini ayakta tutmak için Müslüman Uygur Türklerinin hayatlarını hiçe saymak.
Sovyetler Birliği’nin komünist devrimden sonra 1930’lu yıllarda büyük bir sanayi atılımı gerçekleştirdiği tarih kitaplarında yazar. Rusların 2. Dünya savaşı sırasında Almanları yenmesinde bu sanayi devriminin etkisi çoktur. Ancak bu sanayi devriminin bir de karanlık yüzü vardır ki, Komünist Yönetime karşı çıkan herkesin gönderildiği ve zorla çalıştırıldığı çalışma kamplarıdır. ‘Gulag’ olarak isimlendirilen bu kamplara milyonlarca insanın sürüldüğü hatta, bazı fabrikaların yanına kamplar inşa edildiği çeşitli kaynaklarda yer alıyor. Kamplarda çalıştırılan yüzbinlerce insan sağlık koşullarının yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiği naklediliyor. Bugün Çin hükümetinin virüs salgını tehlikesi daha geçmemişken Uygur Türklerini yeniden fabrikalarda çalışmaya göndermesinin de bundan bir farkı yoktur. Çin hükümeti, ekonomisinin canlı tutmak için fabrikaların çarklarını yeninden döndürmesi gerekiyor. Bir yandan kendi halkın karantina çağrısı yapıp onların işe gelmemesini sağlarken tam tersini Doğu Türkistan halkına yapıyor. Komünist Yönetimin, kapitalist bakış açısına göre önemli olan işlerin devam etmesi bunun içinde elinde zorla çalıştırdığı ucuz işgücü olarak Uygurlar var. Onlardan bazılarının hasta olup hayatını kaybetmesinin hiçbir önemi yok, ticaretin devam etmesinin yanında.
Radio Free Asia’nın yayınladığı araştırma Çin’in insan hayatını nasıl yok saydığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Virüs salgını tam olarak kontrol altına alınmamışken Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinden yüzlerce kişinin fabrikalara yeniden çalışmaya gönderildiği belirtiliyor araştırmada. Çin hükümeti çoğunluğu genç olan yani 1990’dan sonra doğmuş Uygur gençlerini Çin’in iç bölgelerindeki fabrikalarda zorla işe başlatıyor. Çinli haber kaynaklarına göre, Doğu Türkistan’ın Aksu şehrinin Awat ilçesinden 114 kişi, Aksu’nun merkezinden 100 genç Jiujiang şehrine, Hoten şehrinden 171 kişi Hunan bölgesine, yine Aksu şehrinden 135 kişi Jiangsu bölgesine çalışmak üzere götürüldü. Götürülen gruplardan bir kısmının ‘yaz çalışması’ için olduğu ifade ediliyor. Bir başka kaynakta ise şubat ayı içerisinde ki coronavirüsün son hızla dünyada yayıldığı günlerde Hoten’den 30 bin Uygur Türkü, 299 fabrikada zorla işe başlattırıldığı bilgisi yer alıyor. Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Dolkun İsa, Çin hükümetinin bir yandan ülke genelinde karantina uygulamasına devam ederken diğer yandan Uygurları fabrikalara göndermesini ‘şok edici’ olarak nitelendiriyor. Dolkun İsa, “Bu Çin hükümetinin nazarında Uygurların hayatının önemli olmadığının bir kez daha gösteriyor” diyor. Uygurların evlerine sağlıklı bir şekilde dönüp dönmeyeceklerine dair hiçbir garantinin olmadığını söyleyen İsa, “Çin, Uygurları iç bölgelere, ucuz iş gücü olarak göndermeyi durdurmalı özellikle de bu virüsün yayıldığı bu dönemde” çağrısını yapıyor.
Komünist Parti yönetiminin, Uygur halkını asimile edip yok etmesi için kurduğu toplama kamplarında 2 milyondan fazla kişinin bulunduğu belirtiliyor. Bu kampların virüs salgınından sonraki durumu hakkında bugüne kadar herhangi bir bilgi maalesef alınamadı. Kamplarda kalanların gönüllü olarak tutulduğunu iddia eden Çin hükümeti, virüsün oralarda pek yayılmadığını ve kontrol altına alındığını ileri sürüyor. Kamplardaki Uyguların batılı şirketlere üretim yapan fabrikalarda zorla çalıştırıldığı uluslararası raporlara yansımıştı. Pekin yönetimi ekonomisini yeniden harekete geçmek için Uygur halkının hayatlarını bir kez daha hiçe sayıyor binlercesini bu dönemde fabrikalara yeniden göndererek. New York Times gazetesi, Çin hükümetini Doğu Türkistan’da sadece 76 virüs vakası olduğuna dair açıklamasına şüpheli bakıldığını ifade ederken hem toplama kamplarındaki hem de kırsal bölgelerdeki sağlık şartlarının yetersizliğine dikkat çekiyor. Virüs sonrası bölgede yaşanan gıda yetersizliğinin de yer aldığı haberde toplama kamplarındaki insanların hayatlarının risk altında olduğu ifade ediliyor. Çin hükümeti, Uygur halkını hedef alan onları iç bölgelerdeki fabrikalarda zorla çalıştırmayı amaçlayan ‘işçi transferi’ uygulamasına yeniden başladı. Mart ayı sonuna kadar yeniden fabrikalara gönderilmesi planlanan Uygu Türkü’nün sayısının 50 bin olacağı Çin resmi yayın organlarınca duyurulmuştu.
Diğer taraftan, Uygur halkının maruz kaldığı zulümleri araştırması beklenen Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Komisyonu’na Çin’in tam da bu dönemde atanması ise büyük bir ironi oluşturuyor. Doğu Türkistan’da kurduğu bin 200 toplama kampında 2 milyondan fazla Uygur’u Nazilerin yaptığı gibi tutan, 500 bin Uygur çocuğu ailelerinin elinden alan, kızları zorla evlendiren, 1 milyon Han Çinlisini Uygur evlerine yerleştirerek toplu tecavüzlere yol veren, Doğu Türkistanlı kadınları kamplarda kısırlaştıran Komünist Yönetimin insan haklarını nasıl savunacağı gerçekten merak konusu. Coranavirüsün bütün dünyayı kavurduğu bu günlerde Uygur halkını zorla fabrikalarda çalışmaya gönderen Çin’i BM İnsan Hakları Komisyonu nasıl araştıracak? Tıpkı virüsü zamanında kontrol altına almayan Çin’in Dünya Sağlık Örgütü tarafından kutlanması gibi mi olacak?