“Sesimi duyan var mı?”

Abdulhakim A Idris

Bir yerde bir felaket olduğunda hayatta kalanları arama kurtarma çalışmalarında ilk yardım ekiplerinin ve mağdurların dilinden düşmez bu cümle, “sesimi duyan var mı?” Felaketin ortasında kalanların hayata dönüş umududur bu sesi birilerine duyurmak. Bugün Çin Komünist rejiminin işgal ettiği Doğu Türkistan’daki Müslüman halk da dünyaya ‘sesimi duyan var mı?’ diye haykırıyor. Ama maalesef çok az sayıda insan bu Nazileri hatırlatan insanlık soykırımına karşı ‘nabız veriyor’. Emekli bir doktorun, sıradan bir insanın, sırf intikam amaçlı kaçırılıp toplama kamplarına gönderilmesine dur denilsin diye kızı Zamira Murat, ablası Ziba Murat ile birlikte her gün birilerini kapısını çalıyor seslerini duyabileceklere ulaşmak için. Bugün Dünya İnsan Hakları Günü, en azından bugün vesilesi ile uluslararası toplumunun Komünist Diktanın Doğu Türkistan’da gerçekleştirdiği soykırım karşısında ayağa kalkması gerekiyor.

İstanbul’da bir dönem teşriki mesai yaptığımız bir arkadaşımızın bir gün telefonda uzun uzun bir şeyler anlattığını görmüştük. Sanki karşısındaki hiç cevap vermiyor sürekli o anlatıyor gibiydi. Bu durumu fark ettiğim ve onu tanıyan diğer arkadaşım bana durumu hemen izah etti, “Onun annesi hasta konuşamıyor. O da annesinin hiç cevap vermeyeceğini bile bile her gün arayıp ona neler yaptığını anlatır. Karşı taraftan bir ses duymasa da annesini arayabilmek büyük nimet.” Konuşamasa da bir insanın annesini arayabilmesinin kıymeti o dönemde pek anlaşılamıyordu. Değil annesini arayabilmek, kızının doğduğunu dahi haber veremeyen Zamira Murat ve diğer Müslüman Uygurların yaşadığı zulüm bu hatıra ışığında bir kez daha tüm acı gerçekliği ile karşımıza çıkıyor. Bundan 4 yıl önce, memleketteki işleri halledip bir süre sonra geri gelmesi ümidiyle annesini vatanı Doğu Türkistan’a uğurluyor Zamira Murat. Annesinin bir süre sonra Komünist parti polisleri tarafından intikam amacıyla alınıp götürüldüğünü öğreniyor Zamira Murat. Gerekçe annesinin kardeşi ve Uygur Hareketi’nin kurucusu Rushan Abbas’ın Çin Komünist rejiminin Doğu Türkistan’daki soykırımı durdurmaya çalışması. Annesini telefonla arıyor üst üste cevap yok. Değil annesinin sesini duymasını nerede olduğunu dahi öğrenemiyor günlerce aylarca. Komünist rejimin fiziki ve sanal duvarlarla hapishaneye çevirdiği Doğu Türkistan’da annesinin nerede olduğunu bilebilecek kimseye ulaşamıyor haftalarca. Ulaşabildiği herkese soruyor ‘sesimi duyan var mı?’ diye. Ama cevap yok, çünkü zalim komünist rejimi bir felaket gibi çökmüş Müslüman Uygurların üzerine. Ne onlara kimsenin ulaşması ne de onların bir başkasına ulaşmasına izin veriyor.

Annesi ile irtibatı koptuğu dönemde yeni bir bebeklerinin olacağını öğreniyor Zamira Murat. Bu güzel haberi annesi ile paylaşmak istese de yine Komünist Çin’in ördüğü duvarları aşmak mümkün olmuyor. Bir taraftan doğum yaklaşırken diğer taraftan ‘acaba annem nasıl’ endişesi sarıyor bütün düşüncelerini. 2 yaşındaki ilk çocuğundan sonra ikinci evladı dünyaya geliyor Zamira Murat’ın. Genç bir anne için büyük bir heyecan büyük bir mutluluk demek. Bu heyecan ve mutluluğa hüzünlü bir gölge düşüyor hemen. Çünkü mutluluğunu ilk paylaşacağı insan, annesi Dr. Gulshan Abbas’ın kaçırılmasının üzerinden neredeyse bir sene geçtiği halde hala haber yoktur. Nerede tutulduğu, hasta olup olmadığı, hapiste mi, toplama kampında mı, yoksa diğer Uygurlar gibi fabrikalarda zorla köle gibi mi çalıştırılıyor? Bütün bu soruların hiçbir cevabı yok. Cevabı vermesi gerekenler ise ‘sesimi duyan var mı?’ feryadını duymamazlıktan geliyor. Aradan 20 ay geçtikten sonra Annesinin görev yaptığı bir hastanedeki eski bir personelden toplama kampında olduğu haberi geliyor. Buruk bir sevinç, en azından hayatta, Allah nasip ederse bir gün oradan kurtulur ve yeni torununun olduğu müjdesini verebileceğini düşünüyor. Komünist dikta yurt dışındaki temsilcileri aracılığı ile bir de diyor ki ‘biz diyaloğa açığız’. Peki o zaman haklı olarak şu soruyor, Zamira Murat ve ailesi, ‘annemiz nerede?’ Cevap yine yok. Onun yerine internette ve sosyal medyadaki tetikçileri vasıtası ile kara propaganda yapıyor Pekin rejimi. Bütün dünyanın gözüne baka baka gerçekleri inkar eden rejim ne Dr. Gulshan Abbas’ın ne de diğer Müslüman Uygurların herhangi bir baskı görmediği yalanını söylüyor. Doğu Türkistanlı Müslüman halka eğitim verdiğini iddia ediyor. Emekli doktor, bir Çinli kadar çince konuşan, kanunları bilen Dr. Gulshan Abbas’a ne eğitimi veriyor, Pekin rejimi? Tabi ki bir eğitim yok, intikam amaçlı kaçırılmış toplama kamplarına gönderilmiş bir insan Zamira Murat’ın annesi. Aslında her şeyin tek bir izahı var, sino-sömürgeci Çin rejimi Doğu Türkistan’daki Müslüman halkı, yeni dönemde dünyaya egemen olma hırsının önünde engel görüyor. Bu engelin ortadan kaldırılması için orada insanlığa aykırı ne kadar suç varsa işleniyor. Dünya İnsan Haklar Günü vesilesi ile hatırlatmak gerekiyor ki, bu zulüm çemberini kırmak da bütün insanlara düşüyor. Tıpkı Zamira Murat’ın sosyal medyada ablası ile beraber annesinin fotoğrafıyla paylaştığı şu mesajda olduğu gibi, “Annemiz nerede?” sorusunun cevabının verilmesi, bütün Uygurlar adına cevaplanmalı ve onların da seslerinin artık duyulması gerekiyor.

Share

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Campaign for Uyhgurs

We defend the human rights of uyghur people and the free world by exposing and confronting the chinese government's genocide, and empowering uyghur women and youth in the diaspora.