Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerine ve diğer İslam dini mensuplarına yönelik soykırımı programı hız kesmeden devam ediyor. Temel amacı, Komünist doktrin doğrultusunda Doğu Türkistan’daki işgali meşrulaştırmak ve Uygur kültürünü ve İslam dinini bölgeden silmesi. Pekin Hükümeti, bugüne kadar, Doğu Türkistan’da yaptıklarını ‘bu benim iç sorunum’ veya ben aşırılıklarla mücadele ediyorum diye dünyayı etkilemeye çalışıyor. Bu propaganda bazı Müslüman ülkeler tarafından da kabul görüyor. Ancak, gelinen nokta Çin’in gerçek hedefinin İslam dinine inanmayı ortadan kaldırmak olduğunu gösteriyor. Nitekim, geçen günlerde bir internet sitesinde yayınlanan haberlere göre sadece Doğu Türkistan’da değil Müslümanların yaşadığı diğer bölgelerde de camiler, türbeler ve diğer İslami semboller yıkılmaya devam ediyor.
Bitterwinter.org internet sitesinde Lign Tian tarafından kaleme alınan yazı, Komünist Diktanın İslam’ın Çinlileştirilmesi yani yok edilmesine dair 5 yıllık planın Pekin Hükümeti tarafından Doğu Türkistan’ın dışındaki bölgelerde uygulanmaya başladığına dikkat çekiyor. Bir şehirde Müslümanların varlığını orada kubbesiyle, minaresiyle ve kubbenin tepesindeki hilaliyle camiler gösteriyor. Yunnan bölgesindeki tarihi şehirlerden ve her yıl yüzbinlerce turistik olarak ziyaret ettiği Dali şehri, aynı zamanda Komünist diktanın İslam dinini yok etmeyi hedeflediği bölgelerden biri. Pekin hükümeti İslam’a dair eserleri yok etme kapsamında bu şehirdeki tarihi iki cami olan Güney Kapısı ile Doğu Kapısı camilerinin tepesindeki hilalleri söküp kubbeleri yıktı. Cami cemaatine mensup kişiler, Kur’an-ı Kerim’den ayetlerin de yer aldığı bütün Arapça ifadelerin de mescitlerden söküldüğünü söyleyerek, “Bu sembollerin yok edilmesi, İslam’ın Çinlileştirilmesi” diyor. Hui Müslümanlardan bir başka kaynak da Mayı ayında Güney Wuliqiao Camisindeki üç kubbenin ve hilal işaretlerinin kaldırıldığını aktarıyor. Tam da koronavirüs günlerinde yapılan bu yıkım hakkında cemaat mensupları, pandemiyi engellemek için yapıldığını sonrasında yeniden yerine konulacağını düşünüyor ancak, Komünist Dikta son sürat yıkmaya devam ediyor. Hükümetin bu konudaki sözde gerekçesi ise “Kubbeler yıkılmalıdır çünkü onlar yabancı bir kültürü temsil ediyor” Hatta bu konuda o kadar tahammülsüz bir şekilde davranılıyor ki, camilerle özdeşleşen tepesi hilali andıran cam çerçeveleri sökülüp yerine kare çerçeveler takılıyor. Camilerin çevresinde helal ürün satan, Müslümanlara ait bütün işyerlerinde Arapça harflerle yazılan yazıların hepsi siliniyor. Eski tabelalar söküldükten sonra yerine yenilerinin asılması için yerel yönetime başvurulduğunda kesinlikle Arapça harfler kabul edilmiyor. O bölgelerdeki Müslümanlar kendi dillerini Arapça harfleri ile kullandıkları için onların hayatının önemli bir parçası. Ancak Komünist dikta bunu ‘yabancı kültür’ izi olarak görüp yok etmek istiyor.
“Bütün ülke çapında İslam’ı yok etmek istiyor”
Dali şehrinde helal ürünler satan işyeri sahibi, “Bu bizim dilimiz ancak biz bunu kullanırsak Çin hükümeti bizi ayrılıkçı olarak nitelendiriyor. İslam bütün ülke çapında yok edilmek isteniyor. Şu anda sanki ikinci kültür devrimini yaşıyoruz. Onlar dinimize inanmamızı kabul etmiyor sadece Komünist Parti’ye inanmamız gerektiğini söylüyor” diyerek yaşananları özetliyor. Komünist Hükümet sadece fiziki sembolleri yok etmekle kalmıyor, İslam Dini’ni kendi parti felsefesi çerçevesinde yorumlamak için cami imamlarına propaganda eğitimleri yapıyor. Geçen yıl eylül ayında Hebei bölgesindeki imamlara İslam’ın nasıl ‘Çinlileştirileceği’ semineri veriliyordu. Bu seminerde İmamlara, Komünist Parti sevgisinin cemaate aşılanması, İslam dini pratiklerinin hükümet politikaları doğrultusunda yapılması gibi propagandalar yapılıyordu. Bu eğitimlere zorla katılan imamlardan birinin şu ifadesi her şeyi özetliyor, “Komünist Parti, yavaş yavaş inancımızdan bizi koparmaya çalışıyor”
Yunnan ve Hebei bölgelerinde yaşananlar, yıllardan beri Doğu Türkistan’da yaşanıyor. Temsil Edilmeyen Topluluklar ve Milletler Organizasyon (UNPO)’nun Bir Kuşak Bir Yol Projesi’nin Doğu Türkistan’daki etkilerini anlatan raporunda Çin’in bölgede kültürel soykırım yaptığı anlatılıyor. Örnek olarak da birçok tarihi cami ve mezarlığın yok edildiğine dair tespitler yer alıyor. Uygur araştırmacıların da uydu görüntülerini inceleyerek yaptığı araştırmada başta Hoten olmak üzere diğer şehirlerde camilerin ya yıkıldığını ya da alışveriş merkezine dönüştürüldüğü yazıyor. Mezarlıklar ise yok edilerek otoparklara çevriliyor. Son olarak Ramazan ayında bir caminin gece kulübene çevrildiğini, içki içilip dans edildiğini gösteren ve sosyal medyaya düşen görüntüler bütün dünyaya, Doğu Türkistan’ın Çin’in bir iç meselesi değil, Komünist diktanın İslam’ı hedef aldığını haykırıyor.
(Derleyen Abdulhakim Idris)