(Abdulhakim Idris)
Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi’nde suç olarak belirtilen unsurlardan biri de ‘Grubun bütünüyle veya kısmen fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını değiştirmek’ olarak yer alıyor. Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar ve diğer Türk topluluklarına soykırım uygulayan Çin Komünist Partisi’nin zulmü hakkında çıkan yeni bilgiler, Pekin hükümetinin fiillerinin bu kapsamda da soykırım kapsamına girdiğini gösteriyor. Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü (ASPI) tarafından geçenlerde yayınlanan raporda, Uygurların yaşam alanlarının nasıl zorla değiştirildiğini ortaya koyuyor. Komünist doktrinlerle ‘yeni düzen’ kuran Komünist Dikta, Uygurların geleneksel kültürlerinin muhafazası için büyük öneme sahip evlerin yıkıldığı veya zorla değiştirildiğini anlatıyor, yeni rapor.
Geleneksel Uygur evlerinde iki önemli kısım bulunuyor. ‘Supa’ ve ‘Mihrap’. Supa, evin merkezinde yer alan, Uygurların misafirlerini ağırladıkları önemli yer. Mihrap ise Kabe yönündeki duvarda açılmış özel bölme. Burada başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere diğer dini eserler, seccade, tesbih ve benzerleri konuyor. 2018 yılında yeni bir kanun çıkaran Komünist Dikta, işgal ettiği Uygur topraklarında evlerin yapısını da değiştiriyor. Bu kapsamda ‘supa’ların geleneksel yapısı bozuluyor, ‘mihraplar’ kapatılıyor. Çin Komünist Partisi, Kur’an-ı Kerim okumayı ve İslam dinini yaşamaya izin vermediği için Uygurların evlerinde de buna teşvek edecek unsurların bulunmasını yasaklıyor. Özellikle, toplama kamplarına gönderilen Uygurların evlerinden başlanarak Doğu Türkistan topraklarının Çinlileştirme çabalarının son yıllarda gittikçe arttığı görülüyor. Bu kapsamda tarihi Kaşgar’ın eksi kentinin tahrip edildiğini belirtiyor ASPI’nin raporu.
Raporda, Çin hükümetinin bu stratejisinin Avrupa, Avustralya ve Amerika’da bir dönem azınlık topluluklarına uygulanan sömürgeci programların taklidi olduğu belirtiliyor. Raporda, komünist partinin uygulamalarının ‘devlet şiddeti’ olarak tanımlanırken Uygur halkının bunu kabul etmeye zorlandığı vurgulanıyor.
ASPI, tarafından yayınlanan ‘Doğu Türkistan Bilgi Projesi’ (Xinjiang Data Project) raporunda ayrıca, Komünist Partinin Nazilerden ilham alarak toplama kamplarını inşa etmeye, uluslararası kamuoyunun tepkilerine rağmen devam ettiği de kamuoyuna yansımıştı. Rapor ayrıca, Komünist diktanın bugüne kadar 8 bin 500 camiyi yıktığını toplam 16 bin dini mekanı tahrip ettiği de duyurulmuştur.
Hem toplama kaplarının inşa edilmesi hem camilerin yıkılması hem de Uygurların yaşam alanlarının zorla değiştirilmesi, BM’nin Soykırım Sözleşmesi’nde yer alan suçlar kapsamına giriyor. Bu sözleşmede yer alan suçlardan birini dahi işleyen yöneticilerin cezalandırılması gerekiyor. Ancak bugüne kadar BM’nin kendi yayınladığı ve imzaladığı sözleşmenin gereklerini yerine getirip getirmediğine dair somut bir adım atılmadığı görülüyor.