Çin’in toplama kamplarında kalan öğretmenin anlattıkları: “Çinli yöneticilerin mahkumlara tecavüzü rutin oldu”

Source: the Guardian
Source: the Guardian

(Derleyen Abdulhakim Idris)

Dünya tarihi 2. dünya savaşında Nazilerin gerçekleştirdiği soykırımdan sonra yeni bir soykırım gerçeği ile karşı karşıya. Çin Komünist Partisi bugün Doğu Türkistan’da Müslüman Uygurlar, Kazaklar, Özbekler ve diğer Türk topluluklarını uluslararası kamuoyunun gözü önünde sistematik bir şekilde yok ediyor. Komünist diktanın zulmünden kurtulanların anlattıkları soykırıma dair gerçekleri ortaya koyuyor. Kamplarda öğretmen olarak görevlendirilen Qelbinur, özellikle genç yaştakı kadınların Çinli yetkililerle tecavüze maruz kalmalarının rutinleştiğini kaydetti.

Toplama kamplarda bir süre öğretmenlik yapmak zorunda kalan Qelbinur Sidik, Komünist Parti’nin zorla kısırlaştırmayı nasıl uyguladığını ve toplama kamplarında gördüklerini The Guardian gazetesine anlattı. Sidik’in kamplardaki kadınların yaşadıklarına dair anlattıkları zülmün boyutunu gösterdi.  Sidik’in verdiği bilgilere göre Komünist Parti Doğu Türkistan’daki kadınları doğum yapmasını engelleyecek ve onları kısırlaştıracak IUD cihazlarını 19 ile 59 yaş arasındaki her kadına takılmasını zorunlu kıldı. İleri yaşta olan ve artık çocuk dünyaya getiremeyecek olan kadınlara bile bu cihazların zorla yerleştirildi.

Zorla kısırlaştırmanın uygulanması için çağrı aldıktan sonra yerel yönetimler Sidik ve diğer kadınlara tehdit dolu mesajlar attı. Guardin’ın yayınladığı mesajlarda Komünist Diktanın yerel yöneticileri şöyle diyordu, “Eğer bir şey olursa senin adına sorumluluğu kim alacak. Kendi hayatınla kumar oynmaya kalkma! Bunlar sadece seninle ilgili değil. Ailenin ve diğer tanıdıklarını da düşün!” Bir diğer mesaj da ise “Eğer bizimle işbirliği yapmazsan polis karakolunda metal sandalyede oturursun” diyordu.

Sidik, 2017 yılında IUD cihazı yerleştirildikten sonra uzun süre acı çekmeye maruz kaldı. Sonunda dayanamayarak bu cihazı çıkarttırdı. Ancak Komünist Parti bir yıl sonra yeniden onu sağlık kontrolünden geçirdi ve cihazın çıkarıldığını görünce zorla yeniden takmaya kalktı. Sidik, doktorlar yaşı ilerlediği için vücudunun onu kabul etmediğini söylemesine rağmen, parti doktorları, “sen çocuk istemiyorsun o halde bunu takmamak için hiç bir mazertin yok” diyerek tekrar IUD’yi yerleştirdi.

Bir süre önce yaşadıklarını isimsiz olarak Dutch Uyghur Human Rights Foundation ile paylaşan Sidik, uzun süre Doğu Türkistan’da kalan eşi ve diğer akrabalarını korumak açık kimliği ile yaşadıklarını duyurmadı. Fakat, daha sonra “Toplama kamplarında ve bölgede yaşananlar çok ama çok korkunç artık. Artık daha fazla sessiz kalamam” diyerek haksızlığa karşı sesini duyurmaya karar verdi. Sidik, Guardian gazetesine “Batı ülkelerinin kamplarda olanlara neden inanmadığına bir türlü anlam veremiyorum. Neden onlar sessiz kalmaya devam ediyorlar” diyerek tepkisini ortaya koydu!

Qelbinur Daha önce başta Uygur Hareketi Kurucusu Rushan Abbas’ın ‘bu toplu tecavüzdür’ diyerek tepki gösterdiği ‘zorunlu akrabalık’ sisteminin de mağdurlarından biriydi. Program uygulanmaya başladığından beri kendi evinde kalan Han Çinlileri tarafından tacize maruz kaldı. İlk başlarda sözde uydurma akraba han çinlisi üç ayda bir hafta kalırken son dönemde her ay haftada bir gelmeye başladı.

Çin’in nazileren ilham alarak inşa ettiği toplama kamplarından ikisinde geçici süre öğretmenlik yapan Sidik, orada  kalanların açlık, aşağılanma, sınırla sayıda lavabo gibi yetersizliklere maruz kaldığını görmesinin yanında kapalı kapılar ardında işkence edilen masumların çığlıklarını da defalaraca duydu. Görev yaptığı ikinci kampta ise daha çok genç kadınlar kalıyordu. O kampta uzun süre kalan güvendiği bir başka görevli ona genç kızların çinli görevliler tarafından tecavüze uğramasının rutin haline geldiğini anlattı. Sidik, “Ne zaman onları görsem aklıma kızım geliyordu. Allah’ım lütfen o olmasın diye dua ederdim” diyordu.

Bir dönem Çin yönetiminin model olarak gördüğü ailelerden olan iyi derecede Çince bilen hatta devlet tarafından görevlendirilen Sidik şu sözleri ile acı gerçeklere bir kez daha parmak bastı, “Biz olanları duyunca üzüldük başımıza geleceğini düşünmemişti”

 

Share

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Campaign for Uyhgurs

We defend the human rights of uyghur people and the free world by exposing and confronting the chinese government's genocide, and empowering uyghur women and youth in the diaspora.