Çin’den İslam karşıtı bir uygulama daha “Oruç tutanları ihbar edin”

(Abdulhakim Idris)

Ramazan ayının sona ermesine bir hafta kaldı. Müslümanlar bu Ramazan’da bir öncekinden farklı olarak Çin’den çıkan virüs nedeniyle bu mübarek ayı tam olarak idrak edemedi. Camilerde teravih namazları kılınamadı, iftar davetleri gerçekleştirilemedi. Bütün dünya Doğu Türkistan halkının kaderini böylece bizzat yaşamış oldu. Müslüman Uygur Türkleri bu yıl da Çin Komünist Partisi’nin baskı ve zulümleri ile bir Ramazan ayını daha yaşadı. Çin yönetimi bir adım daha ileri giderek Doğu Türkistan’da bazı bölgelerde oruç tutanların ihbar edilmesini istedi. Pekin hükümeti bütün dünyaya İslam dininin gereklerinin yaşamanın bir kez daha suç olduğunu gösterdi.

Özgür Asya Radyosu (Radio Free Asia) Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur Türklerinin Ramazan ayında yaşadıkları baskının en çarpıcı örneklerinden birini haberleştirdi. Buna göre Uygurların çoğunluk olarak yaşadığı Doğu Türkistan’ın Kaşgar bölgesindeki Makit şehri halkına Ramazan ayında Müslüman olmanın gereği olarak oruç tutanların ihbar edilmesi talimatı verildi. Çin’in bu uygulaması bir kez daha akıllara Naziler döneminde Yahudilerin ihbar edilmesine dair fiillerini akıllara getirdi. Bölgedeki yerel yetkilerle temas kuran Radyo’nun onlardan aldığı bilgiye göre hükümet temsilcileri oruç tutanların cezalandırılabileceği uyarısında bulundu. Güvenlik gerekçesi ile ismini vermek isteyen yetkili, Ramazan hakkında insanlara bilgi verici yayınlar ve duyurular yapmanın yasak olması ile birlikte bu mübarek ayı Müslümanca yaşamanın pratiğini uygulamanın Çin hükümetine göre ‘dini aşırılık’ olarak tanımlandığını kaydetti. Müslüman Uygur Türkleri üzerinde son yıllardaki baskının en dikkat çekici örneklerinden biri olan ‘oruç tutanların ihbar edilmesi’ sistemi nedeniyle Doğu Türkistan haklı ibadetlerini yerine getirmekten korkar oldu.  Özellikle ‘ihbar sisteminin’ devreye girmesi ile birlikte bölgede sokakta oruç tutan kimseye rastlanmadığı kaydedildi. Çin hükümet temsilcileri yerel görevliler aracılığı ile ihbar mekanizmasını çok sistematik bir şekilde uygulamaya devam etti. Hatta bazı karakollarda sadece Ramazan’da oruç tutanların takip edilmesi için özel birimler oluşturuldu.

Ramazan ayı aynı zamanda Çin hükümetinin, Müslüman Uygur Türklerinin dini ve milli kimliklerini yok etmesi için de maalesef fırsat olarak kullandığı bir dönem oldu. Bu dönemde sadece bölgedeki yetkililere oruç tutanların takip edilmesi talimatı verilmedi. Diğer taraftan Han Çinlilerinin Uygur evlerine kadrolu akraba olarak gönderilmesi sistemi ile de Uygur halklarının günlük hayatları mercek altına alındı. Kadrolu akrabalar gittikleri Uygur halkının evlerinde kaldıkları sürece günlük hayatı tek tek not ederken onların oruç tutmalarına da fırsat vermedi. Twitter ve Facebook gibi sosyal medya ortamlarında insanlık dışı bu uygulamaların örnekleri de yer aldı. Çin Komünist Partisi’nin bu ve benzeri uygulamalarına karşı çıkanlar ise bir soykırım makinesine dönüşen kamplara gönderildi. Kamplarda ise tamamen Komünist doktrin üzerine beyin yıkama faaliyetleri kapmasında Uygurların Müslüman ve Türk kimlikleri silinmeye çalışıldı. Kampta sözde eğitimlerini tamamlayanlar ise yeni bir kimlikle hayatlarına devam etmek zorunda kaldı. Başörtülü Müslüman kadınlar kamptan çıktıktan sonra bir daha başörtüsü takamaz hale geldi. Hatta ekmek yapan bir genç kızın zorla başının açtırıldığına dair görüntüler sosyal medyaya yeni yansıdı

Bugün dünyanın kabul etmesi gereken bir gerçek var ki o da Çin Hükümeti, Müslüman Uygur Türkleri üzerinde soykırım suçlarını işlemeye devam ediyor. Bunları yaparken ‘sözde eğitim’ gibi yalanlarla dünyayı ikna etmeye çalışsa da aslında amacı Müslüman Uygur Türkü kimliğini yok etmek. Bunun için de her türlü insanlık dışı eylemi işlemekten geri duymuyor. En temel dini vazifelerden oruç tutmayı bile Doğu Türkistan halkı için suç olarak kabul eden Çin hükümeti, diğer taraftan tam bir iki yüzlülük ile insan haklarına ve dini inanışlara saygılı olduğuna dair açıklamalar yapıyor. Hatta İstanbul’daki konsolosluk temsilcileri Ramazan tebrik mesajları dahi yayınladı.

Uygur Hareketi Kurucusu ve Direktörü Rushan Abbas’ın açıklaması bu açıdan önem kaydetti. Abbas Ramazan vesilesi ile şunları ifade etti. “Oruç tutmak, sabretmek ve acıya katlanmak ve bizimle aynı imkanlara sahip olmayanları hatırlamak demek. Biz de aynı şeyi talep ediyoruz. Ramazan vesilesi ile ailelerinden koparılan ve dinini yaşadığı için kamplara gönderilen ve suçsuz yere hapsedilen Uyguları hatırlamanızı talep ediyoruz”

 

 

Share

Facebook
Twitter
LinkedIn
WhatsApp

Campaign for Uyhgurs

We defend the human rights of uyghur people and the free world by exposing and confronting the chinese government's genocide, and empowering uyghur women and youth in the diaspora.