(Uygur Hareketi)
Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da Müslüman Uygur, Kazak ve diğer Türk topluluklarına karşı işlediği soykırıma dair yeni detaylar ortaya çıktı. Bütün dünyaya kamplardaki serbest bıraktık diye gerçek dışı açıklama yapan Çinli yetkilelilerin tam tersine Uygurlar için inşaat ettiği kampları büyüttüğü ve yenilerini yaptığı tespit edildi. Sadece bir yerde 10 bin kişinin kalacağı kamplar yapıldı. Araştırmayı yapan Buzzfeeds gazetesi, “2. Dünya savaşından beri inşa edilen en büyük toplama kampı” tespitini yaptı.
Buzzfeeds gazetesinden Megha Rajagopalan, uydu görüntülerinden ve tanıklardan yola çıkarak Çin Komünist Partisi’nin Doğu Türkistan’da kurduğu toplama kamplarını araştırdı. Rajagopalan araştırmasında şok edici detaylara ulaştı. Komünist Partisi yetkililerinin kamplarda kalan herkesin serbest bırakıldığı iddiasının tam tersine yenilerinin yapıldığını duyuran habere göre, eski okul, hastane, huzurevi gibi dev binaların bir çoğu toplama kamplarına dönüştürüldü. Özellikle 2016 yılından itibaren Uygurlar büyük gruplar halinde kamplara sürülmeye başlandı. ABD tarafından Uygulara karşı işlediği insanlık dışı suçlar nedeniyle yaptırım uygulanan Chen Quanguo’nun parti sekreteri olması ile birlikte baskı daha arttı. Parti yetkilileri binlerce Uyguru kampa dönüştürülen eski okul ve benzeri kamu binalarına yerleştirdi. 2018 yılından sonra da bu binalar küçük gelmeye başlayınca daha büyük binalar, yüksek duvarlar, ağır güvenlik kontrolleri ve gözetleme sistemleri ile inşa edilmeye başlandı. Hatta uydu görüntüleri son 6 ayda bile yeni binaların inşa edildiğini gösterdi. Kamplarda kalanların köle olarak çalıştırılması için de bu binaların çevresine dev fabrikalar kuruldu. Bazı bölgelerde kamp fabrika inşaatlarının son aylarda yapıldığı tespit deldi.
268 yeni kompleksin yakın zamanda inşa edildiğini duyuran gazete, bu kamplardan 92 tanesinin varlığı hükümet kaynakları, akademik araştırmalar ve gazeteciler tarafından da doğrulandı. Diğer kamplar ise ağırlıklı olarak uydu görüntülerinden yararlanırak tespit edildi. Örneğin 121 kamptaki gözetleme kuleleri net bir şekilde görülüyordu. Haberde mimarların da desteği ile binalar incelendi ve bazı binaların neredeyse 10 bin kişilik kapasitede olduğu ortaya çıktı. Özellikle yeni yapılan binaların tamanen yüksek güvenlik sistemleri, yüksek duvarlar arasındaki dar koridorlar, içeriye yeterince ışık girmesini engelleyen daracık pencereler, birbirleri ile bağlantılı uzun koridorlari hapishane olarak kullanıldığı tespit edildi. 2017 yılında eski ve yeni devlet binaları kullanılırken 2018’den günümüze kadar sürekli yenileri yapıldı.
İngiliz yayın kanalı BBC ve Reuters haber ajansı tarafından ziyare edilen Urumçi yakınlarında Dabancheng ilçesinde inşa edilen kamp devasa büyüklükte inşa edildi. 2018 yılında 32 bin kişilik kapasitesi bulunan kamp daha da genişletildi ve ilave 10 bin kişi daha konulacak hale getirili. 2 kilometre uzunluktaki bir alana kurulan kamp geçen yıl daha da genişletildi, neredeyse New York’taki Central Park’ın yarısı büyüklüğüne ulaştı.
Hem toplama kampları hem de hapishane binaları birbirlerine benzer şekilde kuruldu. Bu dev toplama kampları ve hapishanelerde kalanlarla birlikte Doğu Türkistan’da mahkum sayısı çarpıcı bir şekilde arttı. Doğu Türkistan’da yaşayanların oranı Çin’in tamamı dikkate alındığında yüzde 2 iken, mahkum oranı yüzde 21 oldu. Gazete konu hakkında Çin konlosolusluğuna başvurduğunda Komünist Partisi’nin standart propagandası ile karşılaştı, “Doğu Türkistan’da insan hakları ihlalleri yok, terörizm ve ayrılıkçılarla savaş var” denildi. Komünist Parti bugüne kadar bu toplama kamplarını sözde eğitim merkezleri adıyla dünyaya duyurmaya devam etti.
Ancak kamplarda kalanların anlattıkları gerçeklerin tamamen farklı olduğunu gösterdi. Gazetenin röporaj yaptığı isimlerden Zhenishan Berdibek, “İnsanlar korkunç yerlerde kalıyor” dedi. Özellikle genç yaşta kamplara sürülenlerin baskılara dayanamadığını bazılarının gözlerinin önünde sürüklerenek hücrelere atıldığnı aktararak, “Orada ölmek istedim” dedi. Kamplarda kalanlar işkence, açlık, küçücük odalarda onlarcasının tutulması, zorla doğum kontrolü gibi insanlık dışı muameleler yapıldı. Beyin yıkama faaliyetleri kapsamında sadece çince konuşulmasına izin verildi ve televizyonlardan sürekli komünist propaganda seyrettirildi. Kamplarda kalanlar fabrikalarda hiç bir ücret verilmeden köle gibi çalıştırıldı.
Nottingham Üniversitesi’nden Çin’de İslam tarihi konusunda çalışmalar yapan Rain Thum, “Doğu Türkistan’daki tutuklama ve asimilasyon programları, Amerika’daki kolonyal soykırımların genel mantığına, Güney Afrika’daki apartheid’in resmileştirilmiş ırkçılığına, Almanya’nın toplama kamplarının endüstriyel ölçeteki haline ve Kuzey Kore’deki polis devletinin günlük hayatına benziyor” değerlendirmesini yaptı.