Tarih, Çin rejiminin “benim tarafımdasın ya da hain” retoriğinin pratiğe dökülmesinin örnekleri ile doludur. Bu retoriğin temelinde her zaman düşmanlara karşı büyük bir savaş içerisinde olduğu söylemi yatar. Eğer bir savaş varsa o zaman hainlere yer yoktur bu savaşta. Stalin’in 1936 yılında başlattığı ‘Büyük Temizlik’ veya diğer adıyla ‘Büyük Savaş’ sürecinde yaşananlar yakın tarihin çarpıcı örneklerinden biridir. Stalin, onunla birlikte Sovyetler Birliği’nin temellerini atan en yakın çalışma arkadaşlarından Bukharin’i hain ilan edip göstermelik bir mahkemede yargılayıp, 1938 yılında idam etmiştir. Bukharin de ‘Büyük Savaşın’ kurbanı olmuştur.
Bugün de Çin Komünist Partisi yöneticileri benzer bir yöntemle hareket etmekte, kendi direktiflerinden farklı düşünenleri anında ‘hain’ ilan etmektedir. Bunun en çarpıcı örneği kendi ülkelerinden çıkan ve dünyayı kasıp kavuran virüsü duyurmaya çalışan doktorların, basın mensuplarının ortadan kaybolmasıdır. Diğer taraftan, 1949 yılında işgal ettiği Doğu Türkistan topraklarında yaptığı zulüm ve baskılara karşı çıkanlar kamplara ve hapishanelere gönderilirken, yurt dışında olanlar ‘ajanlıkla ve ihanetle’ itham edilmektedir.
Geçen aylarda New York Times gazetesinde yayınlanan ve Çin Komünist Partisi’nin Müslüman Uygur Türklerine yönelik ‘asla merhamet yok’ prensibinden hareketle kurdukları baskı rejimini anlatan China Cables belgelerinde ‘hain’ retoriğinin bir başka örneği de yer alıyordu. Olayların merkezinde yer alan isim Wang Yongzhi. Wang, 2014 yılındaki Yarkend katliam olaylarından sonra Yarkand’a görevli olarak atandı. Komünist Parti’nin oradaki Uygurları tamamen kontrol altına almak için bütün varını yoğunu ortaya koydu ilk göreve geldiği anda. Biri 50 basketbol sahası büyüklüğünde iki dev gözaltı merkezi inşa etti hemen. Bu merkezlere 20 bin Uygur Türkünü gönderdi. 2017 yılına gelindiğinde orada güvenlik için yapılan harcamaları iki katına çıkardı ve 180 milyon dolar harcadı. ‘Terörizm ile savaş’ için kamuoyu önünde ve basın karşısında ‘yok edeceğiz, köklerini kurutacağız’ açıklamaları yapıyordu Wang. Ancak kapalı kapılar ardında Komünist Parti’nin tam tersine evde Kur’an bulundurulmasının suç olarak kabul edilemeyeceğini düşünüyor, bunu Uygur halkının kültürünü anlamak için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylüyordu.
Pekin yönetimi Doğu Türkistan’da her bölge için tutukluma yapılması konusunda hedef koymuşlardı. Bunun Yarkand’da ne kadar uygulandığı bilinmemekle birlikte, Wang, bu kadar büyük tutuklamanın Yarkand’ın ekonomik gelişmesine olumsuz etkisi olacağını düşünüyordu. Wang, Doğu Türkistan Bölgesi yönetimin koyduğu ekonomik hedeflerin binlerce kişinin hapse gönderilmesi nedeniyle gerçekleşmeyeceğinden endişeliydi. Kendi bölgesine Uygurlara yönelik baskının artırılması için gönderilen 62 görevli hakkında da farklı düşünüyordu, onlar için ‘yerel çalışanlarla ve halkla nasıl çalışılacağını bilmiyorlar’ diyordu. Wang, bir adım daha öteye gitti, gözaltına alınacağını ve yargılanacağını bile bile, kamplardaki 20 bin kişiden 7 binin serbest bırakılmasının talimatını verdi. Bu adım onun için sonun başlangıcı oldu. “Kimseden onay almadan kendi inisiyatifim ile bu kararı aldım. Kurallara uymadım” diyen Wang, bu kadar büyük çaptaki tutuklamaların çatışmaları ve kızgınlıkları derinleştireceğini düşündüğünü dile getirmişti. Tıpkı, Stalin Rusya’sında kullanılan yöntemlere itiraz eden ve vaat edilen insancıl toplumun inşasının gerçekleşmediğini gören dönemin politikacılarından Mihail Riyutin’in hemen hain ilan edilip tutuklandığı gibi Wang, 2017 yılının Eylül ayında ortadan kayboldu. Aradan 6 ay geçtikten sonra parti yönetimi onun hakkında soruşturma başlatıldığı duyuruldu merkezi yönetim tarafından. Soruşturma yönetim içi başka şekilde anlatıldı kamuoyuna başka şekilde anlatıldı. Yönetim içine, “Parti merkez yönetiminin Doğu Türkistan konusundaki stratejilerine saygı duymama. Herkesin toplanıp götürülmesini kabul etmedi. Bunu geri çevirdi” suçlaması yapıldı onun için. Kamuoyuna ise Yarkand’daki projelerden rüşvet aldığı suçlaması ile görevden alındığı duyuruldu. Wang’a suçları zorla itiraf ettirildi. Bu itiraf ve hakkındaki soruşturma Doğu Türkistan’da bütün kurumlarda yüksek sesle okundu daha sonra. Böylece diğerlerine şu mesaj verildi, ‘hiçbir kimse kitlesel tutuklamalar konusunda bir daha farklı düşünmesin.’ Gazetenin raporunda ayrıca, Uygur halkına yapılması gereken baskı konusunda ikircikli davranan, yeterli şekilde şevkli mücadele etmediği için 12 binden fazla soruşturma açıldığı bilgisi de yer aldı.
Wang Yongzhi’nin ki Müslüman Uygur Türklerini içeri tıkmak için iki dev tesis kuran, güvenlik için 180 milyon dolar harcayan Çinli bir yönetici, sadece bir noktada Komünist Parti yönetiminden ayrı düşünmesinin neticesi ortada. Bu durumda Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamalarının, insan haklarına, dini inançlara ve özgürlüklere saygı çerçevesinde gerçekleştirdiği söyleminin karşılığı yoktur. Pekin Yönetimi, bütün dünyanın gözleri önünde Uygur halkını asimile ederek varlığını sonlandırmak istemektedir. O nedenle Uygur Hareketi Direktörü Rushan Abbas’ın dünyaya yaptığı ‘artık harekete geçme zamanı’ çağrısı önemlidir.