Çin Komünist Partisi, gün geçmiyor ki İslamiyet’e ve onun değerlerine yönelik hakaretlerine bir yenisini daha eklemesin. Ramazan ayında oruç tutanların ihbar edilmesi talimatını veren Çin’de Müslümanların inançlarına saldırıda bir adım daha ileri gidildi ve Doğu Türkistan’daki bir cami bara çevrildi. Bugün sosyal medyaya düşen görüntüler seyredenleri şok etti. Dinin temel direği namaz ibadetini yerine getirmek üzere inşa edilen caminin bara çevrilmesi, Komünist Parti’nin Doğu Türkistan’da İslam’ı yok etmek isteğinin en acı göstergesi oldu.
Ramazan ayının son gününe girildiği, yani bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesini içinde barındıran bugünlerde soysal medyaya Doğu Türkistan’dan düşen bir görüntü bütün İslam dünyasını yaraladı.Doğu Türkistan’daki bir cami bara çevrilmiş ve Çin yönetimi buna onay vermiş durumda. caminin içine masaların kurulduğu, ayetlerin yazılı olduğu duvarların önünde insanların yüksek sesli müzik eşliğinde dans ettiği, bir yandan da içki içtikleri görüldü. Caminin bir anlamda meyhaneye çevrildiği görüntülerde, masalarda mezeler yer alırken bir yandan şarap ve biralar diğer yandan da sigara içiliyordu. Ramazan ayında camilerin gece kulübü diye kullanıldığını gösteren bu paylaşımlardan sonra akıllara tek bir soru geldi. O da Çin Komünist Partisi bir sonraki adımda İslam dinine ve onun değerlerine nasıl bir saldırı yapacak?
Çin Komünist Partisi, 1949 yılındaki işgalinden bu yana Doğu Türkistan’a ilişkin hedeflerinin merkezinde Müslüman Uygur Türklerinin, dini ve milli değerlerini yok etmek ve onları Çinlileştirme var. Bunun için yıllardan beri soykırım kapsamına giren her suçu işlemeye devam ediyor ve her geçen gün sabıkasına bir yenisini daha ekliyor. Her ne kadar bugünlerde kendi ülkesinden çıkan virüsü önlemeyip dünyanın başına bela ettiği için hedefe konulsa da Çin Hükümeti ekonomik ve politik anlamda emperyal hedeflerinin önünde Doğu Türkistan halkını her zaman bir engel olarak gördü. Önce onlar ayrılıkçı ilan etti , son yıllarda da sadece ve sadece İslam dininin gereklerini yerine getiren Müslüman Uygur Türklerini haksız yere ‘terörist’ diye yaftalamaya kalktı.
2013 yılında dünyaya ilan ettiği sözde ekonomik atılım programı Bir Kuşak Bir Yol’un en kritik noktasının Doğu Türkistan olması ile Çin’in Müslüman Uygur Türklerini yok etme eylemlerini hızlandırdı. Bunun için 2014 yılından itibaren toplama kampları inşa etmeye başladı. Bu kamplara önce Uygur halkının önde gelenlerini sonrasında da gözüne kestirdiği her Uygur’u göndermeye başladı. Oradaki temel amaç ise onları 21. Yüzyılın kölesi yapmak bunu uygularken de onları dini ve milli değerlerini yok etmek. Onun için kamplara gidenlere İslam dinine inanmayı ‘bir hastalık ve yok edilmesi gereken bir virüs’ olarak kabul ettirmeye çalıştı. Alileri paramparça eden bu sistem ile oradakiler birer robota dönüştürülmek istendi. Bunun neticesinde de sadece kendi komünist doktrinine inanan ve köle olarak fabrikalarda çalıştırıp Çinlileştirmek istedi Müslüman Uygur Türklerini.
Çin Komünist Partisi’nin son yıllarda Ramazan ayında Uygur Türklerinin oruç tutmalarının engellediği ve hatta tutanların ihbar edilmesine dair emirlerin Doğu Türkistan’da yaygın bir şekilde uygulanması ile İslamiyet günlük hayatta yok edilmeye çalışıldı. Kadınların başörtü takması, uzun elbise giymesi, erkeklerin sakal bırakması hepsi suç kabul edildi. İslam dininin bütün değerleri, Han Çinlilerinden oluşan kadrolu akrabaların Uygurların evlerine düzenli olarak gitmesi, onlarla birlikte yemek içmek ve dahi aynı yatağı paylaşması emirleri ile ortadan kaldırılmak istendi. Ramazan ayında kadrolu akrabalar Müslüman Uygur Türklerinin oruç tutmalarına engellemekle görevlendirildi. Pekin yönetimi Doğu Türkistan’daki birçok tarihi camiyi de yıkarak Müslümanların inançlarına önemli bir darbe vurdu. Bu yıkılan camilerden Hotan şehrinin Keriye ilçesindeki Keriye Atika Camisinin yapımı 1237 yılına dayanıyor ve Bayram Mescidi olarak da biliniyordu. Çin’in bu kültürel soykırımı camilerle de sınırlı kalmadı Doğu Türkistan’daki bazı mezarlıklar ve tarihi türbeler de yok edildi. Bugün sosyal medyaya düşen görüntülerle yani camilerin bara dönüştürülmesi ile önemli bir eşik daha aşılmış oldu. Böylece Çin Komünist Partisi İslam dininin izlerinin bütün Doğu Türkistan’dan silmek için bir adım daha attı.
Bu noktada artık yapılması gereken başta Müslüman ülkeler, onların temsilcisi İslam İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler ve diğer devletlerin Çin’e ‘yeter’ demesi. Eğer gereken tepki konulmazsa bir sonraki adımda Çin Komünist Partisi’nin ne yapacağını hayal etmek bile ürkütücü.