(Uygur Hareketi Basın Bülteni)
Bugün, 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de başlayan ve iki gün boyunca kanlı bir şekilde devam eden katliamın 11. Yıl dönümü. Uygur Hareketi (Campaign for Uyghurs – CFU) bu vesile ile bir açıklamada, 5 – 7 Temmuz 2009 günlerinde dünyanın bir vahşete tanık olduğu belirtilerek, “Dünya kamuoyu hangi olayların yaşandığını tam olarak anlayamadı. Ancak o günlerde binlerce Doğu Türkistanlı hayatını kaybetti. Çin tıpkı bugün olduğu gibi o gün de kurban rolünü oynadı” dedi.
Çin Hükümetinin Urumçi’de neler olduğuna dair hazırladığı raporlara gerçekten inanılabileceğini söylemenin gülünç olacağının kaydedildiği açıklamada, “Tiananmen meydanındaki gösteri yapan öğrencileri tanklarla ve silahlarla biçen bir hükümetin barışçıl protestoların nasıl şiddete dönüştüğüne dair anlatısı hiçbir zaman gerçekçi olamaz. İfade özgürlüğünü tehdit olarak gören bir ülkede, Uygurlara yaptığı soykırım suçlarını haklı göstermek amacıyla Han Çinli vatandaşlarını da kontrol altında tutmak için Uygurlardan korkma düşüncesini propaganda amacıyla kullanması trajiktir.” Denildi.
Bugün, o dönemde yaşanan acıları ve elemleri Uygurların kendi ülkelerinde nasıl yabancılaştırılmaya çalıştığının bir göstergesi olduğunu söyleyen açıklamada, “Onların acılarının ve kederlerinin ifade etmelerine ve Han Çinlileri ile Uygur liderlerin görüşlerini dile getirmelerine hala imkan verilmiyor. Çin hükümeti, hayatını kaybedenlerin ve tutuklanan Uygurların sayısının örtbas etmeye devam etti. İki topluluk arasındaki korkuları körükleyen Çin hükümeti, ifade özgürlüklerinin kısıtlanmasını barışçıl bir şekilde protesto eden ve gösteri sırasına Çin bayraklarını da taşıyan Uygurların üzerine ağır silahlarla ateş açtı. Gün batımından sonra bütün şehirde elektrikleri kesen yönetim, Han Çinli mafya üyelerini sokaklarda Uygurlara saldırmak ve öldürmek için teşvik etti” ifadeleri kullanıldı.
CFU İcra Direktörü Rushan Abbas şu değerlendirmeyi yaptı, “Geçmişte Çin hükümeti barışçıl protestolara karşı şiddeti, sonuçlarını hiçbir zaman düşünmeden uyguladı. Doğu Türkistan’da, Tibet’te ve Hong Kong’da durum böyleydi ve tabi ki hiç kimse Çin’in bu yaptıklarını araştıramadı ve şiddet yaşanmaya devam etti”
Çin hükümetinin bugün Doğu Türkistan’da yaptıklarının ‘devlet terörü’ nün yansımaları olduğunu belirtilen basın duyurusunda, “Sıradan insanlar, kanunla yönetilen hukukun üstünlüğüne dayanan ve temel haklardan yoksun bir şekilde terör ortamında yaşamak zorunda kaldı. İnsanları terörize eden rejim haydut bir yönetime dönüştü. Çin’de adalet yoktur. Pekin hükümetinin tüm dünyayı baskı altına almaya çalışmasına rağmen, her insan yaşamının değerini kabul etmeli ve herkes için adalet aramaya devam etmeliyiz” sözleri yer aldı.
“Adalet olmadan nasıl barış olabilir?” vurgusunun yapıldığı açıklama şöyle devam etti, “Bugün Uygurlar ya sürgünde ya da kendi vatanlarında soykırım kurbanıdır. 5 Temmuz 2009 gibi acıların yaşandığı bu üzücü günde adalet için canlarını feda eden o cesur kahramanları gururla anıyoruz. Onların azimli ruhu Çin’i insanlığa karşı işlediği suçlardan sorumlu tutak ve Uygur halkının özgürlüğü için mücadele yolundaki haklı kampanyamızı sürdürme cesareti veriyor. Yalnız olmadığımız bu mücadelede, adalet, eşitlik ve özgürlüklere kavuşuncaya kadar durmayacağız”
İletişim: contact@campaignforuyghurs.org
www.campaignforuyghurs.org